Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır. Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar. İlk olarak M.Ö. 5. y.y. da tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır.
Günümüzde, Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır.
Günümüzde, Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır.
Keops Piramidi

Bazı kaynaklarda
mısır piramitlerinin tamamı yedi harikanın içerisinde olarak
gösterilmektedir ancak sadece Keops piramidi bu listeye dahildir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi günümüze kadar dayanabilen tek eserdir.
Mısır’ın başkenti Kahire’deki Giza yaylasında bulunmaktadır. Keops
piramidi yedi harika içerisindeki en eski yapıdır. Piramit M.Ö 2560
yılında mısır firavunu Khufu (Keops) tarafından yaptırılmış ve yapımı
yaklaşık 22 yıl sürmüştür. Bu piramitte tıpkı diğer piramitler gibi
firavunun kabri olarak kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Keops Piramidi
145,75 metre yükseklikte, 229 metre genişlikte, eğimi 51 derece ve
geometrik hata oranı %0,1 den azdır. Firavunun odası tabandan 40 metre
yükseklikte ve tepeden 100 metre kadar aşağıdadır. Arkeologlara göre
piramitin temelini kazmak için 100.000 işçi çalışmış, daha sonra bir bu
kadar işçi de piramitin inşasında kullanılan her biri yaklaşık 2 tonluk,
2 milyon 300 bin kadar taşı üst üste dizmek için çalışmıştır. Bu kadar
ağır taşların üst üste dizilme sırrı hala çözülememiştir ancak çamurdan
yapılmış bir rampa kullanıldığı tahmin edilmektedir. Piramit
yapıldığından itibaren 4300 yıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak
kayıtlara geçmiştir.
Babil'in Asma Bahçeleri

M.Ö
605′de Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.
Çorak mezopotamya çölünün ortasında yapay daplar çeşitli ağaçlar,
bitkiler ve akan suların bulunduğu tahmin edilen çok katlı bir bahçedir.
Uzunluğu 80 kilometre, genişliği 25 metre ve yüksekliği 97 metre olduğu
belirtilmektedir. Yapılma nedeni olarak farklı iddialar bulunsada en
kuvvetlisi Kralın, mezopotamya çölünün bunaltıcı sıcağından bunalan
karısı Semiramis’e hediye vermek amacıyla yaptırmış olması. Dönemin
yunan coğrafyacısı Strabo bu bahçeleri şöyle tanımlamaktadır : “Bahçeler
birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri
çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için
toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve
asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden
zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst
seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru
akıyordu”
Bu bahçelerin günümüzde kesin izlerine rastlanmamıştır ancak bölgede araştırma yapan arkeologlar babil sarayının kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar bulmuşlardır. Bu kalıntıların asma bahçelere ait olduğu sanılmaktadır.
Bu bahçelerin günümüzde kesin izlerine rastlanmamıştır ancak bölgede araştırma yapan arkeologlar babil sarayının kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar bulmuşlardır. Bu kalıntıların asma bahçelere ait olduğu sanılmaktadır.
Artemis Tapınağı

Lidya
kralı Croseus tarafından M.Ö. 550′de tanrıça Artemis adına, yunan mimar
Chersiphron tarafından tasarlanmış ve dönemin en ünlü heykeltraşlarına
yaptırılmıştır. Tamamen mermerden yapılmış olan bu yapı bronz
heykellerle süslenmiştir. Tapınak dini müessese olarak kullanıldığı gibi
mekanı olarak da kullanılmıştır. 90 metre yüksekliğindeki ve 45 metre
genişliğindeki bu eser, yapımından 200 yıl sonra adını ölümsüzleştirmek
isteyen Herosteamus adlı bir kişi tarafından yakılmıştır. Tapınağın
yakıldığı gece Büyük İskender doğmuş ve bu eserin kendisinin doğduğu
gece yakıldığını öğrenince tapınağın onarılması için yardım teklif etmiş
ancak reddedilince, ömrünün yettiği ölçüde tapınağı onarmıştır. Ancak
M.S. 262′de çıkan yangın sonucu tapınak, sütunları dışında tamamen yok
olmuştur.
Zeus Heykeli

M.Ö
456′da yapımı bitirilen zeus heykeli, adına olimpiyat oyunları
düzenlenen “Tanrıların Kralı Zeus” adına yapılmıştır. O dönemlerde
yunanlıların en büyük eğlencesi olan bu oyunlar adını bulunduğu Olimpos
(Olympia) şehrinden almaktadır. Yunanlıların olimpiyat adını verdikleri
bu oyunların öneminin artması ve yayılmasıyla Tanrıların Kralı Zeus’un
adına yakışır bir tapınak yapmak istemişlerdir. Önce Elis’li Lisbon
tarafından tapınak yapılmış daha sonra tapınağın batı ucuna Phidias
tarafından zeus heykeli yapılmıştır. 7 metre genişliğe ve 12 metre
yüksekliğe sahip olan bu heykel özenle hazırlanmış olan tahtına oturur
şekilde inşa edilmiştir. Heykelin sağ elinde zafer tanrıçası Nike, sol
elindeyse üzerinde kartal olan bir asa bulunmaktadır. Tahtın üzerine,
yunan tanrılarının ve sfenks gibi mistik hayvanların oyma figürleri
işlenmiştir. Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi
altından yapıldığı söylenmektedir.
Heykel, M.S.255 yılında Roma imparatoru I. Theodosius’un olimpiyatları durdurmasıyla, yunanlılar tarafından Bizans’a yani İstanbul’a taşınmış ancak M.S.462′de çıkan bir yangın sonucu yok olmuştur.
Heykel, M.S.255 yılında Roma imparatoru I. Theodosius’un olimpiyatları durdurmasıyla, yunanlılar tarafından Bizans’a yani İstanbul’a taşınmış ancak M.S.462′de çıkan bir yangın sonucu yok olmuştur.
Rodos Heykeli


M.Ö.
282′de rodoslular (dorlar) tarafından, güneş tanrısı Helios adına
yapılmıştır. 32 metre yüksekliğe sahip olan ve elinde bir meşale tutan
bu heykelin yapımı tam olarak 12 yıl sürmüştür. Devasa büyüklükteki bu
heykelin bir parmağının bile iki insan boyunda olduğu söylenmektedir.
Rodoslular
Makedonya Kralı Demetrios ile yaptıkları savaşı kazandıktan sonra zafer
anıtı olarak bu heykeli yapmışlar ve heykelin kendilerini koruduğuna
inanmışlardır. Bu sebeple her yıl denize dört atlı bir araba atmışlar ve
inanışlarına göre güneş tanrısı Helios’un bu arabayla dünyayı dolaşarak
insanları gözetlermiş. Güneş tanrısı adına yapılmasının yanında,
rodoslular için birlik ve beraberliğin simgesi olan bu heykel Dünyanın
Yedi Harikası listesinde yer almayı başarmıştır. Yalnızca 56 yıl ayakta
kalabilen bu devasa heykel, bir deprem sonucunda dizinden kırılarak
yıkılmıştır. Rivayete göre 900 yıl harabe halinde kalan heykelin
parçaları, 654 yılında arapların rodos’u işgalinin ardından suriyeli bir yahudiye satılmış ve develerle suriyeye taşınmış.
İskenderiye Feneri

Gemicilerin
güvenliğini sağlamak ve yönlendirmek için, M.Ö 290′lı yıllarda Büyük
İskender tarafından yaptırılmış fenerdir. 166 metre yüksekliğindeki
fener, Mısır’ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında
beyaz mermerden yaptırılmıştır ve bugüne kadar yapılan en yüksek
fenerdir. Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilen bu fenerin
en büyük özelliği ise gündüzleri dahi gün ışığını denize
yansıtabilmesidir. Gecede cilalı bronz aynaların önünde yakılan ateş
yansıyarak 50.km mesafeden görülmektedir. Uzun süre ayakta kalmayı
başaran fenerin orta kısmı 10. yüzyılda depremler ve doğal şartlar
sonucunda çökmüş, 15. yüzyılda da tamamen yıkılmıştır.
Halikarnas Mozolesi

M.Ö
350 yılında Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından Pythea
adlı bir mimara yaptırılan mezardır. Bodrum o zamanki adıyla
Halicarnassus civarında yapılmıştır. 45 metre yüksekliğe, 30 metre
genişliğe ve 25 metre uzunluğa sahip olan bu mozolenin tepesinde zaferi
simgeleyen dört atlı bir savaş arabası ve arabanın üzerinde de Kral
Mausollos ve karısının heykelleri yer almaktaydı. Bu mezar 16. yüzyıla
kadar korunmuş ancak haçlı seferleri sırasında St. John şövalyeleri
bugün hala var olan bodrum kalesini yapmak için mozoleyi yıkarak
neredeyse tüm taşlarını kalenin yapımında kullanmışlardır.
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnyan%C4%B1n_Yedi_Harikas%C4%B1http://www.bilgiustam.com/dunyanin-yedi-harikasi/
Düzenleme:
Bendenize aittir ;))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder